Bu Eski Evlerin Dili Olsa da Konuşsa | Blog Yazıları #2

Merhaba Değerli Şile Ağva Köyleri Takipçileri, Bu yazımız da Şile ve Ağva'da çok sıklıkla rastladığımız eski evlerin bir kaçı boş iken bir kaçı ise dolu vaziyette. İnsan bazen bir iç çekiyor eski evleri görürken. Bazen içimizden geçiriyoruz ''Bu evlerde kimler, kimler yaşadı'' diye, bu evler kaç fırtına, kaç deprem atlattı ama yinede yıkılmıyor belkide yıkılmak istemiyor. Bu evler alt tarafı tahta, tahtanın üzerinde ise toprak yani çamur vardır. Çamur öyle birşeydir ki, bazen yumuşak bazende serttir.

İnsanlar bu evlerde bir zamanlar üzütüyü, acıyı, sevgiyi, sohbetler vb. birçok anıları yaşadılar ne oldu da şimdi boşlar ? Yoksa onlardan sonra gelen nesil bu evlere dönüp de bakmadılar mı ? İnsanın aklını şüpheler doldurur. Ben antika şeylere bakmaktan ve bu antika şeyleri araştırmaktan çok ama çok zevk alırım. Çünkü bunlar her ne kadar eski de dursa burada yaşanmış bir mazi vardır. Bu maziyi düşününce bile elim ayağım titriyor.

Bu eski evler bizim tarihimizdir. İnsanoğlu tarihini iyi araştırması ve tarihine kötü gözle bakmaması lazımdır. Şimdi ki nesil en son çıkan modayı, en çok çıkan elektronik ürünleri takip etmekte. Üzerine en son çıkan marka olmayan yaşıtlarıyla birlikte bile gezmiyorlar artık şu o en son çıkan markayı giymedi diye. Bir insanın üzerindeki kıyafeti değil, yüreğinde ki merhamet, sabır, saygı önemli değil midir sizce ? İşte bu eski evlerde yaşamış olanlar da merhamet, sabır, saygı çok ama çok vardır. Bu eski evlerde yaşamış olan insanlarda, Sokak hayvanlarına hiçbir zaman eziyet etmezlerdi. Her zaman onlara merhamet ederlerdi. Onlara hergün ekmeğini ve suyunu verirdi. Sabır ise bu yıkılmak üzere olan evde bile bir ömür geçirmekti. Saygı ise çevresindeki büyüklerine saygı göstermekti.

Bu eski evlerin dili olsa ve şuan daki insanları utandıracak çok ama çok sözler söylerdi. Yeni ayak uyduracağım diye eskileri kenara atma sakin...

Allah'a emanet olunuz...